Süha Derbent'le Büyük Vahşi Kediler ve Fotoğraf Üzerine Söyleşi

Foto Röportaj etkinliklerini paylaşmak için oluşturulmuştur.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Şahin Atar
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 363
Kayıt: 10 Kas 2020 Sal 12:24 am
Konum: Eskişehir
İletişim:

Süha Derbent'le Büyük Vahşi Kediler ve Fotoğraf Üzerine Söyleşi

Mesaj gönderen Şahin Atar »

Bu Foto Röportajımızı; Mayıs ayında İstanbul FotoFanClub’ın Fenerbahçe’deki bürosunda söyleşisini yaptığım Sn. Süha Derbent’e ayırdık. Kısaca ana başlıkları özetlemek gerekirse; Süha Derbent kimdir?, Büyük vahşi kedi fotoğrafçılığı, Fotoğrafla ilgili görüşleri ve FotoFanClub hakkındaki düşünceleri ana başlıklarında toplayabiliriz.

Resim
Süha Derbent kimdir bize kendinizi fotografik geçmişinizde dahil anlatırmısınız?
Ben aşağı yukarı yirmi yıla yakın zamandır fotoğrafla birlikte yaşıyorum diyebiliriz. Yirmi yıldır fotoğrafçılık yapıyorum. İlk, yirmi yaşlarında hatta biraz daha sonra profesyonel oldum. Yirmiiki yaşında başladıktan kısa süre sonra bu işten çok keyif aldığım için hemen bu işi profesyonelce yapmaya karar verdim. Ama ilk başladığımda daha çok foto röportajlar çekiyordum. Cumhuriyet gazetesinde başladım arkasından Atlas dergisinde ikibuçuk yıl, ilk çıkmadan altı ay ilk çıktıktan ikibuçuk yıl sonra bıraktım. Sabah grubunda Gezi National Geographical Travel’in görsel yönetmeni olduğum dönemde vahşi hayvan fotoğrafları çekmeye başladım o günden bu yana da diğer alanlarda işlerimi yavaş yavaş kademeleri olarak bırakarak sadece vahşi hayvan fotoğrafçılığına yöneldim. 1998 yılında oradan ayrıldım. O günden bu yana da freelance serbest çalışıyorum.. Vahşi yaşam konusu da çok geniş bir konu hepsini yapabilmek mümkün değil yine kendi içinde insanların zor tamamlayacağı bir alan seçip vahşi büyük kedileri fotoğraflamaya karar verdim ve özellikle son on yıldır sadece büyük kedileri fotoğraflayarak fotoğrafçılık yaşamımı devam ettiriyorum.

Resim
Yedi büyük vahşi kedinin doğal hayatta yaşamını fotoğraflayarak kitap haline getirmek istediğiniz proje hakkında bilgi verir misiniz, şu anda ne kadarını yapabildiniz?
Yeryüzünde 38 tür vahşi kedi var. Bunlardan yedi tanesi literatürde büyük kedi olarak geçiyor benim bu büyük kedilerin birer büyük portresini çekmekten öte davranışlarını da görüntülemek gibi bir idealim var ve bir kitap yapmak istiyorum. Özellikle son on yılda benim bildiğim kadarıyla ki aslında biliyorum o konuda şey yapmayayım, bu tür bütün yayınları takip ediyorum hangi yayınevinden hangi fotoğrafçıdan olduğuna bakmaksızın satın alıyorum. Yurtdışına gittiğimde son on yıldır yedi büyük kedi içeriği olan bir kitapta yayınlanmadı. Dünyada bu çalışmalarımda eksik kalan bir tür var. Altı tanesini fotoğrafladım, sayacak olursak arslan, leopar, çita, kaplan, puma, kar leoparı ve jaguar fotoğraflamak gerekiyor. Jaguar dışındakilerin hepsini fotoğrafladım. Jaguarı’da bu yıl sonu ya da önümüzdeki yıl başında fotoğrafladığımda bu yedi büyük kediyi tamamlamış olacağım. Burada en büyük sorun, bu kitabın sorunu da başıma açan benim. Uluslararası bir yayıncı tarafından yayınlanmasını tercih ediyorum. Bu demek değil ki Türkiye’de yayınlanmamasını istiyorum. Hayır öyle değil, uluslararası bir yayıncı yapınca doğal olarak Türkiye’de de piyasaya çıkacak ki zaten yeni kitapta metin kullanmayı düşünmüyorum. Bu sadece fotoğraf albümü fotoğraf kitabı olacak. Dolayısıyla hangi ülkede basıldığının çok bir önemi yok ama uluslararası bir yayıncıyı tercih etmemim sebebi dünyada da böylesi bir kitabın çıkmamış olması ve dünyada da satılabilecek ve birçok insana ulaşabilecek olmasıdır. Fakat burada bizim ülkemizde ciddi sorun var çünkü yurtdışındaki yayıncılar fotoğrafçıyla iletişim kurarak kitap yapmıyorlar. 25-30 yıl olmuştur böyle bir sistem var. Mutlaka bir copyright ajansınız olması gerekiyor Türkiye’de bu tür yayınlarla yani bilimum hard color kitapların yayımıyla ilgili ister içinde vahşi hayvan fotoğrafı olsun ister manzara fotoğrafı olsun farketmez bir copyright ajansı yok maalesef. Sadece edebiyat ajanslarımız var dolayısıyla copyright ajansımız olmadığı için sizi zor ve uzun bir süreç bekliyor. Bu dönem daha çok onlarla uğraşıyorum. Ekim ayında düzenlenecek olan Frankfurt’taki kitap fuarına da gitmeyi düşünüyorum orada bir takım görüşmeler yapacağım ama hedefim kitabın uluslararası bir yayıncı tarafından piyasaya sürülmesi. Türk kitapçılarda bazen amazonda satılabiliyor olması ki diğer türlü daha önce kitabımla ilgili bir deneyimim var sadece Türkiye’de yayınlamak gibi bir fikrim yok, yayınlamam o tür durumda çünkü Türkiye’de hard color kitaplar bankaların, ilaç firmalarının toplu alımlarını saymazsanız tek tek satışlarda belki bir çok kişinin çok şaşıracağı rakamlara ulaşıyorlar. Daha doğrusu doğru dürüst bir rakama ulaşamıyorlar. Ara Güler kitapları dışında Türkiye’de yüz tane satan kitap bile yok. Tek tek satıştan bahsediyoruz. Benim kitabım 2001 yılında yayınlanmıştı İş Bankası kültür yayınlarından ve bu kitap 4 yılda fiyatı da 40 YTL olmasına rağmen 2000 tane basıldı ancak tükendi bu çok düşük bir rakam. Bu ne bu sektörü ayakta tutabilir, ne fotoğrafçıyı, ne tasarımı yapanı, nede bu tür kitap ulaştığı insan sayısı belli, bir işe yarayabilir. Dolayısıyla kitabın daha çok insan sayısına ulaşması için yayın kalitesinin de iyi olması ve uluslararası bir yayıncı tarafından yapılması gerektiğine inanıyorum.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan vahşi kedilerin yaşamını anlatan “Yüz Yüze” adlı kitabınız hakkında bilgi verir misiniz? Bunun haricinde bugüne kadar basılmış kitabınız var mı?
Yüz yüze isimli kitabım az öncede söylediğim gibi 2001 yılında piyasaya çıktı. 40 YTL satış fiyatı vardı dört yıl içinde tükendi. Ben aynı kitabın tekrar basımını istemedim. Az önce oranları, rakamları Türkiye’de çok düşük olduğu için kitabında uygun satışa ulaştığına inanıyorum. Kendim tekrar etmek istemediğim için de aynı kitabı yeni bir şey yapmadan piyasaya sürmek istemediğim için öyle bir kitap yapmadım.

Büyük vahşi kedi türlerinin tükenmekte olduğu ifadesi genel anlamda mı, yoksa bazı türler için mi söylenebilir?
Soyu tehlikedeki türler belli kriterlere göre derecelendirilmiş olarak varlar. En tehlikeli nokta, onun bir altı, onun bir altı gibi böyle beş tane kriter var. Bütün vahşi kediler bu beş kriterin içinde bulunuyorlar. Biri çok tehlikeli mesela kar leoparı en kritik, sibirya kaplanı, kar kaplanı en kritik en tehlikeli düzeyde sayıları en az olanlar. Mesela puma en az tehlikeli olan durumda, sayıları daha yüksektir. Hepsi genel olarak bu yüzden söylenebilir, soyu tehlikedeki türler arasında yer alıyor.

Neden büyük vahşi kedi fotoğrafçılığını seçtiniz? Yaşadığınız zorluklar nelerdir? Şu ana kadar çok zor durumda kaldığınız olaylar oldu mu?
Neden kedileri seçtiğim konusu tamamen kişisel, özel tercihimden. Kedileri çok beğeniyorum, onlara hayranım. Hem büyük vahşi kedileri, hem her türlü kediyi aslında ve bu yüzden onlarla çalışmayı seçtim. Onları izlemekten çok büyük keyif alıyorum. Birde işin biraz zor olması da beni çekti ve bu işi yapan çok fazla insan olmayışı da beni çekti. O yüzden büyük vahşi kedilerle çalışmayı tercih ettim ama temel nedeni benim bir kedi hayranı oluşum.

Vahşi yaşamla ilgili bizimle hangi konuları paylaşmak isterdiniz? Nelere dikkat edilmelidir? Öncesinde nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?
Birkere söyleyeyim iki yıla yakın bir süre Güney Afrika Cumhuriyetinde hayvan davranışıyla ilgili bir eğitim aldım ki özellikle vahşi kedilere ilişkin bir eğitim bu. Herkesin merak ettiği bir şey sizin sorularınız arasında var kedilerden dolayı bir tehlike atlatmış değilim. Onlardan dolayı zor durumda kalmış değilim ama çok seyahat ettiğim için çok fazla kaza geçirdim. Çok hastalandım, böyle şeyler oldu ama hayvanlardan dolayı bir risk yaşamış başıma kötü bir şey gelmiş değil, hiç olmadı. Hazırlık sürecine gelince o oldukça uzun bir süreç. Bir seyahat yapabilmek için gideceğimiz bölgeyle ilgili araştırmalara minimum iki yıl önce başlıyoruz. Aslında bu başlanmalı diyebilirim, ben çok daha önce zaten bunları yaptım. Senelerdir bunlarla ilgilendiğim için gideceğim bölgelerle ilgili birbuçuk yıl kadar önce çalışacağımız arazideki yetkililerle, rehberle yazışmalarımız başlıyor. Bu yazışmalar kademe kademe ilerliyor ve nihayi olarak biz oraya gittiğimizde orada beklemediğimiz hiçbir şeyle karşılaşmamak hedefiyle yazışıyoruz. Yeri, tarihi ayırtmak, rehberin o tarihlerini tutmak, kiralamak bunlarla ilgili çok önce, bir birbuçuk yıl önce ödemeler yapılıyor ve arkasından gitmemize yakın paranın tamamını ödüyor ve oraya gidiyoruz. Dediğim gibi bu yazışmalar kademe kademe ilerliyor yüzlerce mail gelip gidiyor ve sonuçta nihai olarak oraya gittiğimizde temel amaç bir sürprizle karşılaşmamak. Karşılaşacağımız şeylerin, zorlukların neler olabileceği hepsinin önceden biliniyor olması bizim temel hedefimiz. O yüzden uzun bir yazışma süreci var bu işin, bunu da daha çok asistanım yapıyor.

Büyük kedi fotoğrafçılığı haricinde yaban hayatla ilgili fotoğraf çalışmalarınız oldu mu?
Oldu öncelikle büyük kedileri ararken karşıma çok uygun ışık koşullarında, uygun fotografik koşullarda, başka canlılar çıkarsa çekiyorum. Ama özellikle kalkıp hiçbir zaman bir zürafayı bir başka hayvanı aramış değilim. Ama o kedilere ulaşmak için, çünkü kediler bekleyerek değil araştırarak, iz sürerek ve ses dinleyerek bulunan hayvanlar onları ararken karşıma uygun ışık koşullarında bir gergedan çıktıysa aracı durdurup rehberden rica edip onu da fotoğraflıyorum. Ama özellikle onları aramıyorum. Birkaç tanede aslında büyük kedi olmadığı halde benim ilgimi çeken hayvanı fotoğrafladım. Gerçi çok eskiden yapmıştım kutup ayısı fotoğrafladım, görmek istiyordum. Bir tanesini de geçen sene yaptım. Benim için çok önemli bir hayvandı. Geçen yıl Kongo Demokratik Cumhuriyetinde dağ gorili fotoğrafladım bir volkanik dağda yaşıyorlar dünyada sadece tek bir noktada var ve sadece altıyüz elli tane kaldı bunlardan aynı dağa üç ayrı sınırı var. Uganda, Ruanda, Kongo’ya, Kongo’da 450, Uganda’da 50, Ruanda’da 150 tane dağ gorili var 2500 – 3000 metre arasında yaşıyorlar 1700 metrede bir kampta kalarak her gün yukarı çıkıp inerek, çünkü yukarda kalamıyoruz ülkede iç savaş var ve gerillaların da geçiş noktası o dağlardan biraz zor koşullar altında da olsa dağ gorillerini fotoğrafladım. Bu yedi büyük kedi kitabını yayınlamayı başardığım andan itibarende, sonrasında dağ gorilleriyle ilgili birşeyler yapmak gibi bir niyetim var. Şimdilik tabiki niyet durumunda çünkü çok etkileyici hayvanlar, çok trajik bir yerde yaşıyorlar, bir iç savaşın kurbanı oluyorlar. Aynı zamanda içlerinden sağlanan rant nedeniyle bazı parçalarının satılması, elinden kültablası yapılıyor onu alıp kesip satıyorlar, yavruları hayvanat bahçesine satmak için aileyi öldürebiliyorlar çünkü çok değerli bir hayvan, gibi rantlar nedeniyle azalıyorlar. Ama en kötüsü şu andaki iç savaş nedeniyle gerillaların geçiş yaptığı dağda yaşıyorlar. Goriller volkanik dağları tercih ederler ve dünyada tek bir yerdeler ve insana en yakın canlı ve çok az sayıdalar. Korunması için devlet yetkilileri gerekli tedbirleri almış olsalar da bir iç savaş ortamında bunlar çok işlemeyebiliyor. Ama özellikle ordaki milli park çalışanlarının gorilleri ne kadar çok sevdiğini onlara ne kadar çok bağlı olduğunu görmekte çok etkileyiciydi. Benim için çok farklı bir deneyim oldu. Bu projeyi de WWF Doğal Hayatı Koruma Türkiye GEO’su Dr. Filiz Demirayak’la birlikte gerçekleştirdik. Kongo’ya birlikte gittik, dağ gorillerini gördük ve ben fotoğrafladım. Benim için çok özel yaşam deneyimiydi, hayvan fotoğrafçılığı dışında bir şey, gorillerden ve dağdaki yaşamlarından etkilendiğim içinde bu kitabı yapmayı başarabilirsem ki ne kadar sürecek bilmiyorum, yaparım bir şekilde. Arkasından da dağ gorilleriyle ilgili bir şey yapmayı düşünüyorum. Bu bir kitap olmayabilir, başka bir şey, bunlar yardımla ilgili, fotoğrafla ilgili bir şey de olmayabilir, tekrar oraya gitmek ve dağ gorilleriyle ilgili bir şey yapmak gibi bir niyetim var.

Fotoğraf hakkındaki düşünceleriniz ve bakış açınız nedir? Fotoğraf sizin için neyi ifade ediyor?
Fotoğraf benim için neyi ifade ediyor. Ben doğal olarak aslında bir fotoğrafçıyım. Herkesde böyle biliyor yanlışta bilmiyorlar ama öte yandan zaman içerisinde hiçbir şey aynı kalmadığı gibi benim fotoğrafçı kimliğimde bir değişime uğradı. Eskiden hele ilk başta vahşi doğa fotoğrafçılığı yapmadan önce seyahatlerle kentleri, kültürleri, insanları, sokakları, portreleri çekerken, fotoröportajlar yaparken, ben fotoğraf çekmek için seyahat etmek zorunda olan biriydim. Ama şimdi durum zaman içerisinde söylediğim gibi değişti. Ben orada olmak için fotoğraf çekiyorum, seyahat ediyorum fotoğraf benim için birincil değil ikincil amaç haline dönüştü. Benim için asl olan o canlılara yakın olabilmek, onlarla bu ayrıcalıklı ortamda bulunabilmek, onlara o kadar yakın olup izleyebilmek benim için çok büyük bir ayrıcalık. Bunu hissediyorum her an, her saniye. Fotoğraf ise beni onlara ulaştıran bir araç. Fotoğrafla ilgili genel olarak kendi fotoğraflarımla ilgili düşüncelerimi söyleyecek olursam ben fotoğraflarımı çekerken hiçbir sanatsal kaygı, fotoğraf çekiyorum ben bunu böyle çekersem çok sanatsal olur, estetik olur gibi bir derdim yok. Ben hayvan davranışlarını belgesel tadında fotoğraflamak için çaba gösteren biriyim. Sanatsal bir kaygı hiçbir zaman taşımadım. Fotoğraflarımın sanatla ilgisi olduğunu asla düşünmüyorum. Ben kendi çapımda eğleniyorum ve bu hayvanların yaşamlarına tanıklık etmekten dolayı da mutluluk duyuyorum. Projelerimin hepsi benim mesleğim olduğu için, benim gelir kaynağım bu olduğu için tamamen ve sonuna kadar herşeyiyle ticari projelerdir. Ancak bu yolla bunları gerçekleştirebiliyorum ve tekrar altını çizmek gerekirse ben sanat üretmek adına hiçbir zaman asla fotoğraf çekmedim çekeceğimi de düşünmüyorum. Çok amiyane tabirle beni aşan, benim hedefleyebileceğim bir şey olmaktan, kendimi buna motive edebileceğim bir şey olmaktan çok uzak bir şey sanat. Ben sanatın her türünü izlemeyi, takip etmeyi seven biriyim özellikle görsel sanatları, sinema, fotoğraf müzikle de çok yakından ilgim var elimden geldiğince takip eden biriyim ama ben o anlamda sanat üretmek için çalışan biri asla olmadım olmayacağım da.

Fotoğrafta olmazsa olmazlarınız nelerdir? Sizin için fotoğrafı değerli yapan unsurlar nelerdir?
Kendim için şöyle bir şeyden hoşlanıyorum kimi çektiğim fotoğraflar baz alınacak olursa vahşi hayvanları bulunduğu alanın içerisinde görüntülerken gerek ışık koşullarının da bunu zorlamasıyla çok sınırlı alan derinliğiyle fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Mesela sadece hayvanın gözünün net olduğu fotoğraflar gibi ve bu o hayvanı iyice bulunduğu ortamdan sıyırıp ortaya çıkaran bir şey oluyor. Bu bir tercih doğru diye bir şey söylemiyorum ama ben böyle fotoğraflar çekmekten hoşlanıyorum bu benim tamamen kişisel bir tercihim. Çünkü daha çok hayvan portreleri çekiyorum çoğunlukla, zaman zaman bunlar yılın içerisinde çoğunlukla davranış fotoğrafları da var ama ağırlıkla benim tercihim hayvan portreleri üzerinde yoğunlaşmak oluyor.

İyi bir fotoğrafçı olmak için nelere dikkat etmelidir, ne gibi özverilerde bulunmak gerekir, birikim ve alt yapı ne kadar önemlidir?
Birikim ve alt yapı zaten zaman içinde oluşan şeyler ama nelere dikkat etmek gerekir konusunda yeni başlayanlar için bence çok önemli olan ve benim çok dikkat ettiğim birkaç şey var ki bunlar bende biraz da takıntı durumuna gelmiş haldedir. Bu kadarını tavsiye etmiyorum ama şuna çok dikkat etmeleri gerekir. Kendilerine bir uzmanlık alanı seçmeli ve onun dışındakilere çok fazla yönelmemeliler, ne kadar çok farklı alanlara yönelirlerse o kadar çok zaman kaybedecekler, bütün enerjilerini, emekleri, zamanlarını tek bir şeye yönlendirirlerse de o kadar hızlı ilerleyeceklerdir. Dolayısıyla uzmanlık alanı seçmekte çokta acele etmemeli ama geçte kalmamalılar bunu seçtikten sonra bütün zamanlarını, enerji ve yeteneklerini o alana yönlendirirlerse ilerleme süresi de hızlı olacaktır.

Fotoğraf açısından ülkemizin içinde bulunduğu nokta nerededir? Yurtdışındaki fotoğrafçılar dikkate alındığında geldiğimiz nokta nerededir?
Üzülerek ben şunu görüyorum çok üzücü bir durum ülkemizde iyi fotoğrafçılar geçmişte olduğu gibi şu anda da çok iyi fotoğraf çeken bir sürü genç arkadaşımız var. Benim takip edebildiğim kadarıyla bir çok kişiyi iyi biliyorum ve bence çok yetenekli insanlar var. Bu insanların eserlerinin sadece Türkiye’de izleniyor olmasını, çünkü Türkiye’de yeterli bir strateji izlenmiyor, ulaşılamıyor onlara, o eserlere çok büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. Çünkü dünyada hiç aklınıza gelmeyecek ya da fotoğrafçı olanların bir kısmı bunu biliyordur ama bir çok insanın bilmeyeceği çok akla gelmeyecek ülkelerde çok iyi fotoğrafçılar var. Onların başarıları büyük oranda uluslararası işler yapmaktan, uluslararası iş yapmak ne demek; uluslararası sergilere katılmak, kitaplar yayınlamak gibi şeylerden bahsediyorum başarıları daha çok onlardan alıyor. Balkan ülkelerinde çok yetenekli fotoğrafçılar var zaman zaman Canon Ambassador projesi var ben Türkiye elçisi olarak Canon’un uluslararası sunumlara, sempozyumlara katıldım çok başarılı, çok sıcak insanlar var, sohbete çok açık, oralarda bizdeki gibi fotoğrafçılar arası rekabet değil tam aksine birliktelik var. Burada düzenlenen fotoğrafla ilgili söyleşilerde, sempozyumlarda gözlemlediğim şey fotoğrafçılar birbirlerinin kötülüğüne birşeyler yapmaya çalışıyorlar, bu çok üzücü bizim birlik olmaya ihtiyacımız var çünkü bizim işlerimiz uluslararası arenada rekabet edebilecek düzeyde işleri olan insanlar aramızda az sayıda değil ama biz burada kendi kedimizi yemekten hiçbirşey yapamıyoruz. Ben çoğunlukla bu nedenle bu tür sempozyumlara veya söyleşilere katılmaktan uzak duruyorum. Türkiye’de zaten bu işle uğraşan üç beş kişiyiz onların da birbirine zarar verdiği platformlar olarak görüyorum ve halen de böyle sürdüğünü gözlemliyorum. İşte az önce söylediğim gibi Türkiye’de henüz bu kitaplarla ilgili doğru dürüst bir copyright ajansı bile yok, bizleri yurtdışında tanıtacak. Bence asıl bu sorunların üzerine gidilmeli ve birlik olup bu işlerin üstesinden gelinmeli. Ben mesela şimdi aklıma geldiği için söylüyorum; Erdal Kınacı’nın uluslararası arenada fotoğraflarının çok büyük başarı kazanacağına inanıyorum ama Türkiye ile sınırlı kaldığı için ve burada da çok dar bir çevre tarafından izleniyor. Türkiye’de fotoğraf yazık oluyor, üzücü bir şey ben Türk bir fotoğrafçının kazandığı bir başarının diğer tüm Türk fotoğrafçılar için çok etkili olacağına çok olumlu olacağına inanıyorum. Onun adının duyulması Türkiye’nin adının duyulmasıdır, Türkiye’nin adının duyulması da iyi iş yapan diğer Türk fotoğrafçılarının adına da güzel bir şeydir. Ben çok isterim Erdal Kınacı’nın uluslararası bir yayıncı tarafından kitabının basılmasını, gazetecilik alanında Ali Öz başarılı bir fotoğrafçıdır, yaptığı işler hiç tartışmasız çok ciddi bir arşivi vardır ve çok kayda değer işlerdir. Bunun gibi bir sürü isim sayabiliriz. Şimdi birilerinin isimlerini sayıp diğerlerini saymamakta yanlış olur ama Türkiye’de uluslararası arenada fotoğrafları çok beğenilecek bir sürü insan vardır ve bu insanların yurtdışına açılmaları gerektiğine inanıyorum ve burada insanlara yeni başlayanlara özellikle tavsiyem mutlaka yurtdışıyla ilgili bağlantılı birşeyler yapmaya çalışsınlar, bunları hep takip etsinler ve çok çalışsınlar sadece Türkiye’de birşeyler yaparak ve yayınlayarak belli bir noktaya gelmek çok zor. Çünkü biz burada kendi kendimize bir şey yapmış oluyoruz dünyada kimsenin bundan haberi olmuyor.

Kurucusu olduğunuz FotoFanClub hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Neden böyle bir fotoğraf paylaşım sitesi kurmak gereği hissettiniz? Kuruluşunda hedefleriniz nelerdi? Bu hedeflere ulaştığınızı düşünüyor musunuz
Neden böyle bir site kurmayı düşündüm. Dijital fotoğrafçılık geliştikten sonra çekilen fotoğrafın sayısı da çeken insan sayısı da çok arttığı için bu fotoğrafların tüketileceği mecraya ihtiyaç duydum. İlk olarak Amerika’da bu fotoğraf paylaşım portalları bunlar uzun zaman önce kurulmaya başlandı bende bunların ciddi bir bölümüne üye oldum. Onlara bakarken, bunun niye Türk insanı için böyle bir şey yok diye düşünerek onların bir sentezini oluşturup, bir portal kurmaya karar verdim. Bir iş yaparken hep böyle olurya yapmışken içinde şu da olsun, yapmışken içinde bu da olsun diye sonra o hale dönüştü. FotoFanClub Türkiye’deki, şu anda Türkiye’de çok fazla fotoğraf paylaşım sitesi var tam sayısını bile bilemiyorum, her gün bir tane açılıyor nerdeyse ama FotoFanClub’ın bunların hepsinden ayrı olduğu bir nokta var ki benim çok keyif aldığım nokta bu FotoFanClub insanların gelip fotoğraf paylaşabileceği amatör bir yer değil. İnsanların hepsi amatör %99’u site üyelerinin ama FotoFanClub profesyonel bir organizasyon, tamamen ticari başka hiçbir amacı yok. Bu ticari amacı üyelerinin bundan faydalanabileceği bir zemin oluşturabilmek amacıyla zaten kuruyor. Dünyada hiçbir sitede örneği olmayan birde özelliğimiz var ben bunla da gurur duyuyorum. Dünyada, Türkiye’de değil Dünyada hiçbir sitede yok yaptığımız aktiviteler. Biz FotoFanClub kurulduğu günden bu yana 2.000’i aşkın fotoğraf sergiledik, bir çok fotoğraf derneğinin yapamadığı bir şey bu. Bu 2.000’i aşkın fotoğrafı sergiledikten sonra sergi sonunda fotoğrafları sahiplerine bir bedel almaksızın armağan ettik. Bu sergilerin alanının kiralanması, fotoğrafların baskısı, katoloğunun basılması, orda verilen kokteyl, orda yapılan slayt şov aklınıza gelebilecek bu sergi alanının oluşturulmasıyla içerisinde yapılan mimari düzenlemelere varıncaya kadar üyelerin cebinden bir kuruş para çıkmadı. FotoFanClub evet üyelikleri ücretli bir ortam ama bu üyeliklerin tek nedeni var. Bu ücretler gerçekten ilgili insanlar gelsin, ilgili insan çünkü bunun için ücret öder, cebinden kredi kartını çıkartır onla ödeme yapar veyahut bankaya gider para yatırır. İlgili insan gelsin ve ilgili insanları rahatsız eden, rahatsız etme amacında bulunan insanların siteye giriş yapamamasıdır ama yaptığımız projelerle hiçbir sitenin sunmadığı olanakları sunmuş bir portalız. Az önce söylediğim sergiler bunlardan sadece bir tanesi. Sergiler dışında dünyada başka bir tane site yok o günün en yüksek puan alan fotoğrafların ertesi gün en yüksek trajlı gazetenin anasayfasında yayında olan başta bir site yok. Biz FotoFanClub kurulduğu günden bu yana her gün en yüksek puan alan ilk 10 fotoğraf ertesi gün Hürriyet gazetesi ana sayfasında günün fotoğrafları başlığı altında fotoğrafçının adı ve imzasıyla FotoFanClub’ın web adresiyle kurulduğu günden beri yayınlanıyor. Bunu yapabilmiş dünyada hiçbir site yok. Artı biz bir çok gezi yapıyoruz, bu gezilerin içinde bir tane yurt dışı gezi bile yaptık. Afrika’ya ben fotoğraf çekmeye götürdüm insanları, onun sergisini de yaptık. Bunun televizyon programlarında da oynanmasını sağlayacak bir prodüksiyon ekibiyle oraya gittik ve sanırım İz TV’de belli aralıklarla gösteriliyor bu yayın. Bu gezilerimizin hiçbirinde bir tane bile istisna yoktur kar amacı gütmedik, insanları bir araya getirmekti hedefimiz. Sanal ortamın verdiği o soğukluğu ortadan kaldırmayı hedefledik ve bununda sonucunu aldık bizim FotoFanClub portalımızda diğer portallara oranla en az tartışılan ve kavga çıkan yerdir. Herkez birbirine son derece saygılı davranır çünkü yüzyüze gelecek üç gün sonra zaten üç gün öncede gelmiş dolayısıyla bunu da sağladık. FotoFanClub bir fotoğraf paylaşım portalı olmanın ötesinede vardı. Bizim sitemizde tanışıp evlenenler, çocuğu olanlar, bir aile gibi olduk, herkes birbirini tanıyor özellikle yüz yüze gelenler sitede doğal moderatörlük yapıyorlar ve gerçekten bir aile gibiyiz. Bütün bunlar dışında çok hoş armağanlarımız olan bir çok yarışmalarımız oldu, oluyor ve olmaya devam edecek. Çok büyük katılımlı geziler yapabiliyoruz 200 kişinin katıldığı geziler bile yaptık günübirlik bir Kartepe gezisi yapmıştık ve içinde bir yarışmada vardı 176 kişi yanılmıyorsam katılmıştı. Pikniklerimiz oluyor, yakında İstanbul’da yazı karşılama gecemiz olacak, boğazda tekne turu yapacağız teknemde. Ayrıca gece eğlenme toplantılarımızda olabiliyor içerde. Bütün bunların dışında FotoFanClub’a kişisel olarak üye olunabildiği gibi kurumsal olarak üye olunmasına da olanak tanıyan bir uygulamamız var buda dünyada bir tek bizde var, firmalar da FotoFanClub’a aynı kişiler gibi silver, gold ya da platin yani farklı olanaklarla üye olabiliyorlar. Şu anda FotoFanClub’ın HP, Samsung, Canon, Apple, Garanti Bankası Flexi Card ve WWF kurumsal üyeliği mevcut.

FotoFanClub’ın bazı istatistik bilgilerini paylaşabilir misiniz?
Tabiki. Hafta sonu FotoFanClub az kullanılan, az ilgi gören bütün paylaşım portalları gibi bir site. Ama hafta içi ana sayfamızın hit oranı 500.000’ler civarına çıkıyor. Her gün değilse bile özellikle Pazar ve Pazartesi akşamları site çok yoğunlaşıyor. Ciddi kullanma sayısı ve tıklama sayısına ulaşıyor ve FotoFanClub’ta tam sayısını bilmiyorum ama 100.000’in üzerinde fotoğraf var 30.000 civarında üye var az önce söylediğim gibi bu üyelerle ilgili de geniş bir database sahibiz, yakında onların eğilimleriyle ilgili de anketler de olacak dolayısıyla bazı bilgileri de toplamış olacağız.

FotoFanClub’ın güncel projeleri nelerdir? Şu anda düşündüğünüz projeler var mıdır? Varsa nelerdir?
FotoFanClub’ın şu anki projeleri bir tane en son katıldığımız hafta sonu gezimizde düzenlenen bir yarışma var. Önümüzdeki ay hareket konusuyla ilgili belirli sıklıkta yaptığımız sergiler var her ay devam eden sergilerimiz. Sergilerimizde bir katalogda basıp dağıtıyoruz 30 fotoğraf sergi, 100 fotoğraflık slayt şov yapıyoruz o kategoriye ki, bu kategoriyi Prof. Dr. Ahmet Öner Gezgin ve Prof. Dr. Balkan Naci İslimyeli belirleyip ve seçiminide bizzat kendileri yapıyorlar. Her sergide bir kişinin sadece 1 fotoğrafı olabiliyor 30’u ayrı fotoğraf sergileniyor ama ilk 30’a girip sergilenenlerin dışında ilk 100’e girenleri de bu seçim sonucunda biz dia gösterisi sergi salonunda sergi salonunun hemen yanındaki çok şık bir gösteri salonumuz var orada sunuyoruz. Bu ay hareket konusuyla ilgili sergimiz var. FotoFanClub sergi açılış günlerine sadece FotoFanClub üyeleri değil isteyen herkes katılabilir. Sergi açılış günü veya sonrasında kokteylimize de katılabilir. Keyif alırız herkesin gelmesinden mutlu oluruz tanışmaktan. Sergi açılış günü sonrası da gezilebilir. Her sergimizin çok kesin bir açılış tarihi var hiç değişmiyor. Her ayın ilk Cumartesi günü Saat : 17:00’de Galeri Işık Maslak’ta Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin içerisindeki Galeri Işık’ta her ayın ilk Cumartesi günü o ayki kategoriye ilişkin sergi açılıyor ve katılmak ve izlemek isteyen tüm fotoğrafçı ve fotoğrafseverleri oraya bekliyoruz. Birde yeni bir aktivite var FotoFanClub üyelerine sunulan bir aktivite özellikle üyelere duyurduk daha çok yeni bir iki gün önce. Ben yıllar önce Mavi yolculukta fotoğrafçılık dersi vermiştim bir haftalık bir tatil içerisinde kurmuştum. Şimdi biraz daha ileri durumdakilere yönelik bir şey yapıyorum. Mavi yolculuk sırasında bu Mavi yolculuğu fotoğrafa göre organize edip, çok özel iyi fotoğraf verebilecek koylara gidip, oralarda fotoğraf çekmek, tekne içinde fotoğraf çekmek veya karaya çıkıp yüksek noktaları çok güzel doğa manzaraları çekebilmekle ilgili Mavi yolculuk ve fotoğraf gezisini birleştiren iki tane aktivitemiz var. Biri 5-12 Temmuz’da diğeri de Eylül’de bunla ilgili bilgiler de FotoFanClub ana sayfasında ve etkinlikler forumlarında var katılmak isteyenlere bu konuyla ilgili detaylı bilgi var ve zaten daha fazla bilgi isteyenler benim orda verdiğim mail adresinden bu bilgilere ulaşabiliyorlar.

FotoFanClub’ın hedefleri nelerdir? Hayata geçirmeyi düşündüğünüz yeni projeler var mı?
Projelerimiz çok, benim için en önemlisi olan açıkçası projelerin büyük bir bölümü benim kişisel ilişkilerim nedeniyle hayata geçiyor. Bunun için benim zaman ayırmam gerekiyor ama bir çok projemiz var yakında sonbahar döneminde eğitim seminerleri düşünüyoruz Galeri Işık’ta Işık Üniversitesinde Prof. Dr. Ahmet Göğer Girgin’in dersleri ve eğitmenliği altında benim en çok önemsediğim proje bu çünkü bu onların kategorilerini belirlediği, seçimlerini yaptığı projeler, uzun zamandır ikibuçuk, üç yıldır fotoğraf çeken üyeleri çok daha kaliteli fotoğraflar çekmeye yönlendirdi ve bu eğitim seminerlerinde hepsinin çok faydalanabileceği gerek bakış konusunda, vizyon konusunda, fotoğrafı algılama, yorumlama, geliştirme konusunda fotoğraf anlayışının yerleşmesi ve sanat konusunda çok yararlı olacağını düşünüyorum çok önemsediğim bir proje sanırım son bahar aylarında bunu gerçekleştirmiş olacağız.

FotoFanClub’a ne kadar vakit ayırabiliyorsunuz?
FotoFanClub’a açıkçası yeteri kadar zaman ayıramadığımı düşünüyor ve hep söylüyorum. Ama şöyle bir dönüp baktığımda da, özellikle projeleri oluşturma ve o projeleri satma kısmı tamamen az öncede söylediğim gibi benim kişisel ilişkilerim üzerinden gerçekleştiği için aslında yeteri kadar zaman ayıramıyorum diyorum ama geriye baktığımda en çok ona zaman ayırmışım. Ama şuna zaman ayıramıyorum, o konuda üzgünüm gerçekten, çok yapmak istediğim halde bende diğer üyeler kadar yoğun fotoğraf paylaşamıyor ve yorum yazamıyorum. Fotoğraf paylaşamıyor olmak bir tane fotoğrafı yüklemek zaman almıyor ama ben yüklediğim fotoğrafa yorum yazan insanların yorumlarını yanıtsız bırakmak istemiyorum. Bu konuda bir prensibim var bazen bırakmak zorunda kalıyorum bu durum beni üzüyor, o yüzden yanıt yazabileceğim durumlarda ancak vaktim varsa fotoğraf yükleyebiliyorum. Ve onun dışında da çok gerçekten bence fotoğrafla, fotoğraf büyüsünü kapmış, bu işe bulaşmış insanların fotoğraflarının hepsinin altında sonuç iyi de olsa kötü de olsa ciddi bir emek var, bir duruş var, bir yorum var hepsinde ve onların hepsinin yorum almaya, yorumlanmaya değer işler ama maalesef ben zamansızlıktan dolayı burada çok fazla zaman ayıramıyorum. Öte yanda zamanımın büyük bölümünü FotoFanClub alıyor diyorum, çünkü az öncede söyledim oluşturduğum projelerin hepsi benim kişisel ilişkilerim vasıtasıyla oluşuyor ve bu projeler için bu işlere oldukça fazla zaman ayırıyorum.

Son olarak bizimle paylaşmak veya söylemek istediğiniz konu veya konular nelerdir? Bizimle paylaşır mısınız?
Fotoğrafla ilgili insanlara sadece söyleyebileceğim uzmanlık alanlarını belirleyip buna çok emek vermek gerektiğini baştan kabul etmek. Zaman ayırmalarını böyle yaptıkları koşulda bir gün mutlaka iyi bir noktaya geleceklerinin garanti olduğudur. Çok da fazla bu polemiklerin arasına girmemek, sadece çok çalışmak onlara başarıyı getirecektir diye düşünüyorum.
FotoEtkinlik adına vakit ayırdığınız, bizimle bu güzel söyleşiyi gerçekleştirdiğiniz için gönülden teşekkür ediyorum. Umarım hedeflediklerinizi başarırsınız. Türk fotoğrafçılığı adına da yine bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da güzel şeyler çıkar diye düşünüyor ve istiyorum.

Sn. Süha Derbent’in internet sitesi : http://www.suhaderbent.com

FotoRöportaj fotoğrafları için lütfen https://fototiryaki.com/thumbnails.php?album=34 linkine tıklayınız.
Süha Derbent Portfolyo https://fototiryaki.com/thumbnails.php?album=82

Foto Röportaj tarihi: 15 Mayıs 2008
Saygılarımla...
FotoTiryaki Fotoğraf Paylaşım Sitesi ve Forumu
https://fototiryaki.com
Cevapla